Öncelikle uzun bir Kadıköy maç günü özleminden sonra, tekrar Yoğutçu Parkı'nda buluşmak, arkadaşlarla hasret gidermek, maç öncesi harika atmosferde onbinlerce çubukluyla buluşmak harikaydı.Bu yıl maç öncesi bilet bulma telaşım olmayacak kombinem hazır, ne yazık ki Saracaoğlu'nda son maçımızda polislerin yarattığı terörden dolayı verilen,saçmasapan 5 maçlık ceza kaldırılmadı.
Maç öncesi düşüncem zor olacağıydı. Bu hem takımın henüz hazır olmadığının hazırlık maçlarında net bir şekilde gözüküyor olmasından, hem de orta sahada, topu dikine oynayabilen,tempo yapabilen tek oyuncumuz olan Emre'nin ayrılması ve yerine o tipte bir oyuncu alınmamasından kaynaklanıyordu.Transfer edilecek diye Tino Costa, hatta Wesley Sneijder'in bile adı geçti. Ancak bir Aziz Yıldırım dönemi klasiği olarak, yine Avrupa Kupası maçlarına transferler yetişmedi. Defalarca kez ''Turu geçersek transfer yapacağız.'' açıklamalarına şahit olmuş olan biz, yine aynı saçmalıkla karşı karşıya kaldık.Mehmet Topal,Hasan Ali,Salih ve Kuyt transferlerini elbette ki unutmadım, Ancak öncelikli ihtiyacımız yukarıda da belirttiğim gibi orta saha idi.
Maçtan önce Vaslui takımını daha önce izlemiş olan arkadaşlar, defanslarının kısa oyunculardan oluştuğunu, haliyle kenarlardan hücum etmemiz gerektiğini,direk gol bulamasak bile seken toplardan gol bulma ihtimalimizin yüksek olduğunu söylüyorlardı.
İlk 11'i gördüğümde Aykut Hoca'nın planının Cris,Alex ve Semih'le 2'ye 1 ler yaparak,göbekten hücum etmeyi düşündüğünü fark ettim. Özellikle Semih seçimi endişe vericiydi. Semih geçen yıldan beri maç temposunu bir türlü yakalayamadı. Bu da Vaslui takımını bir çok blogger kadar bile incelemedikleri konusunda şüphelenmeme yol açtı.
Mehmet Topal defansı üçleyecek,bu da beklerin daha ilerde pozisyon almalarını sağlayacaktı.Teoride kenar beklerinin daha ilerde pozisyon almaları elbette ki harika bir düşünce. Fakat salt olarak bunu yapması için Mehmet Topal'ı almaya gerek yoktu yani. Bu kadarını Fenerbahçe'lilerin asla yıldızının barışmadığı Selçuk Şahin de pekala yapabiliyor. Ayrıca Stoch'un olduğu kanat bekinin önde pozisyon alması da, sık sık ileri çıkması da söz konusu olamaz.Ben kesinlikle temposu yüksek olan, her daim oyunun içerisinde kalan, bek çıktığında gerekli yerde pozisyon alan, pas alternatifi yaratmak konusunda da Stoch'tan çok daha arzulu olan Caner'i seçerdim. Stoch sert, mücadele dozu yüksek olan maçlarda hep hayalkırıklığı yarattı. Denk gelecek de çaprazdan yakalayıp gollük bir şut atacak diye beklemek anlamsız geliyor bana. Stoch üzerine eklemezse benim nazarımda 60'dan sonra oyuna girebilecek bir oyuncu. 12 milyon €'ya satılmadığı söyleniyor ki, buna hiç anlam veremedim.
İşte ilk 11 aşağı yukarı solda gösterdiğim gibi diziliydi aşağı yukarı.
Rakip stoperlere ve Mehmet Topal'a baskı yaparak başladı. Cristian'ın da sorumluluk alarak topu alıp, ileri taşımaya yardım etmemesiyle birlikte, sürekli yan pas yapan bir takım görüntüsü verdik.Zaman zaman Alex top alıp oyunu açmak için geriye geldiyse de,43. dakikada rakip kaleye sırtı dönük top alan Alex,kaptırdığı topta rakibi düşürüp sarı kart bile görüyordu.
Stoch ise kanattaki Hasan Ali'ye savunma anlamında hiç destek vermediği gibi, hücum ederken sürekli iç kısımda kalarak oyunun sıkışmasına da katkı verdi. İçerde kaldığı anlarda bile ilginç bir şekilde topla neredeyse hiç buluşmadı, pas alış-verişine de zerre kadar katkı yapmadı. Hasan Ali'nin de hücuma çıkamayışının başlıca sebebi oldu, tahmin ettiğimiz gibi. Hasan Ali transferine şüpheyle yaklaşıyordum, ancak ümit verici olduğunu söylemeliyim. Temposu aşağı yukarı Ziegler gibi olan Hasan Ali;hücuma çok destek veremiyor ancak sürekli dediğim gibi Stoch'un arkasında, Roberto Carlos da olsa orta sahayı geçemezdi.
İlk yarı ileri doğru top yapamayan Fenerbahçe karşısında, her kalabalık geldiğinde etkili olan Vaslui,neyse ki final paslarını iyi yapamadı da soyunma odasına gol yemeden gidebildik.
İkinci yarıya Stoch-Caner değişikliği beklerken, Aykut Hoca Semih'le Topuz'u değiştirerek, Dirk Kuyt'ı forvete çekti. Bu değişiklik alışageldiğimiz Mehmet Topuz tempo katması durumunun etkisi ve Kuyt'ın ileride Semih'ten daha diri görüntü vermesiyle bir miktar daha önde oynayabilmemizi sağladı.Buna 61. dakikada nihayet Stoch'la değişen Caner Erkin de büyük katkı sağlarken,top çok daha fazla Fenerbahçe'de kalmaya başladı.
Rakip de ön alanda baskı yapmaya devam ederken, Vaslui'nin sert oyununa hakemin de prim verdiğini söylemeliyim. 70. dakikada Egemen'in , Mehmet Topal'ın gereksiz pasını iyi kontrol edememesi sonucu yenilen golle 1-0 geriye düştük.
Bu dakikadan sonra tribünlerin de bastırmasıyla önde basan,zorlayan bir Fenerbahçe izledik.Kanatlardan gelmeye başlayan, birkaç ceza sahası şutu da deneyen takım, son dakikada bir yan toptan Bekir'in kafasıyla eşitliği yakalayarak, rövanş için umudumuzu korumamızı sağladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder