Spor Toto Süper Lig'in 20. haftasında Fenerbahçe, evinde Sivasspor'u konuk etti. Hem Beşiktaş'ın hem de Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada, bu önemli maçı 2-1 kaybeden Fenerbahçe, beni de diğer taraftarları da büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. . Oysa maçtan önce Tribünlerde birleşme mesajları vardı.
Yeni transferlerle, bilhassa Emre transferinin herkese belli bir heyecan geldiği açıktı.
Ben 11'leri gördükten sonra, maçı Fenerbahçe'nin 3-0 ,3-1 gibi net bir skorla kazanacağını düşündüm. Düşüncemin sebebi de bu senenin en coşkulu tribünlerinin statta olması, Emre'nin katacağı dinamizm ve futbol aklı, Webo'nun büyük hücum sertliğini büyük ölçüde artıracak olmasıydı. Sivasspor'un da deplasman başarısızlığı söz konusuydu.
Fenerbahçe daha ziyade sağdan hücum ettiği ilk dakikalarda, topu ya içeriye aktaramadı, ya da Webo ve Sow iyi pozisyon alamadılar. İlk maçına çıkan Emre ve Meireles umulan dinamizmi kazandırmazken, baskı kurulan zamanlarda da ceza alanına koşu da yapmadılar.
Sivasspor ilk 5 dakikada şuursuz Fenerbahçe baskısı varken, uzun oynadıkları topları Eneramo ile tehlikeli olmayı deniyordu. Bekir ve Egemen'i ilk dakikadan itibaren hırpalayan Eneramo, uzun topları tutacak gibi görünüyor, ama Fenerbahçe baskısıyla fazlasıyla geride kalan Sivasspor ileride çoğalamayacaktı..
Fenerbahçe önde yaptığı güçlü baskının vermesini bekleneceği oranda, pozisyon fazlalığı yakalayamıyordu. Dirk Kuyt da haftalardır olduğu gibi etkisiz bir performans sergiliyordu.
Golden sonra Fenerbahçe, taraftarın da coşkuyla süren desteğiyle birlikte, baskıya devam etti. Sow'un düşürülmesi sonrası kazanılan penaltıda, Kuyt üst direğe nişanladı. Ben Kuyt topun başına geçince şaşırdım, atamaz dedim atamadı. 'Takımdaki penaltıcı Kuyt olarak mı belirlenmiş?' 'Yoksa Alex sonrası yeni penaltıcı belirlenmedi ve Kuyt kendi kendine mi topun başına geçti?' diye merak içerisindeyim. Ben kendi adıma Kuyt'ın Fenerbahçe'nin ilk beş penaltcısından biri olamayacağını düşünüyorum. Her ne kadar Liverpool'da Steven Gerrard olmadığında penaltıları Kuyt atıyordu dense de.
Genel olarak Fenerbahçe'nin duran toplarda sorun yaşayacağı apaçık ortadaydı. Penaltıcı, frikikçi, korner atan etkili bir ayak yok Fenerbahçe'de! İlk yarı bir sürü korner kazanıldı, ama bu kornerleri kullanan Emre Belözoğlu'nun bunu pek de iyi yaptığı söyleyemeyiz.
Yeni transferlerle, bilhassa Emre transferinin herkese belli bir heyecan geldiği açıktı.
Aykut Hoca, maça yeni transferlerin tümünü kullanarak başladı. Bana göre geçen hafta Atletico Madrid'de ilk onbirde oynayan Emre'nin ve Webo'nun oynaması ilginç değildi. Ancak aylardır maça çıkmayan Ziegler'in ilk onbirde çıkması büyük sürprizdi. Ona dair ilk gözlemim kilo almış olduğu! Maçın ikinci yarısı oyundan düştü. İlk yarıda da sık sık koordinasyon sıkıntılarıyla sırıttı! Hızlı Grosicki karşısında, kilo fazlası olan, maç eksiği olan Zigler ile başlamak kumar gibi görünüyordu.
Yandaki dizilişle sahaya yayılmaya çalışan Fenerbahçe rakibi, fizikli Webo'dan başlayarak takım halinde rakibi presle bozmak ve ileride topu tutarak,forvet özellikli 3 futbolcusuyla vurmaktı. Arkadan gelecek Cristian ve Emre'nin de katılımıyla iyi bir fikire benziyordu. Rakip kaleye yakın oynamak, sonuç veriyordu. Bunu Gaziantep maçında gören ve kabul eden Aykut Kocaman şansını denemek istemişti. Tabii bu durumda daha önde yerleşmeleri gereken Egemen-Bekir ikilisinin performansları kritikti.
Sivasspor ise, klasik 4-2-3-1 dizilişiyle sahadaydı.Sağdan Kamil Grosicki, soldan Aatif Chahechoue, ortadan Erman Kılıç ve en öndeki Michael Eneramo ile oyuna başladı. Seri kanat oyuncularıyla hızlı çıkmaya çalışacaklar,Eneramo da güçlü fiziğiyle top tutacaktı.
Ben 11'leri gördükten sonra, maçı Fenerbahçe'nin 3-0 ,3-1 gibi net bir skorla kazanacağını düşündüm. Düşüncemin sebebi de bu senenin en coşkulu tribünlerinin statta olması, Emre'nin katacağı dinamizm ve futbol aklı, Webo'nun büyük hücum sertliğini büyük ölçüde artıracak olmasıydı. Sivasspor'un da deplasman başarısızlığı söz konusuydu.
Maç başlar başlamaz, Fenerbahçe tüm gücüyle Sivas'ın üzerine gitmeye başladı. Moussa Sow , sol açık gibi başlasa da fazlaca içeriye giriyor ve Ziegler'e sıkıntı yaratacak gibi görünüyordu.
Fenerbahçe daha ziyade sağdan hücum ettiği ilk dakikalarda, topu ya içeriye aktaramadı, ya da Webo ve Sow iyi pozisyon alamadılar. İlk maçına çıkan Emre ve Meireles umulan dinamizmi kazandırmazken, baskı kurulan zamanlarda da ceza alanına koşu da yapmadılar.
Sivasspor ilk 5 dakikada şuursuz Fenerbahçe baskısı varken, uzun oynadıkları topları Eneramo ile tehlikeli olmayı deniyordu. Bekir ve Egemen'i ilk dakikadan itibaren hırpalayan Eneramo, uzun topları tutacak gibi görünüyor, ama Fenerbahçe baskısıyla fazlasıyla geride kalan Sivasspor ileride çoğalamayacaktı..
Fenerbahçe önde yaptığı güçlü baskının vermesini bekleneceği oranda, pozisyon fazlalığı yakalayamıyordu. Dirk Kuyt da haftalardır olduğu gibi etkisiz bir performans sergiliyordu.
Sivasspor'un maçta kaleye gönderdiği ilk şut gol oldu. Sol çaprazda topla buluşan Eneramo'ya eskort eden Bekir topa vurdururken, Volkan yine yenmeyecek bir açıdan yenmeyecek bir gol yiyerek,formsuzluğunun sürdüğünü göstermiş oldu.(1+0)
Aykut Hoca'nın maç sonu Türkiye'nin en iyi kalecisi olduğunu söylediği, Volkan konusunda hocayla hemfikirim. Ancak defalarca söylediğim gibi kötü durumda ve şu an oynadığı oyun, Fenerbahçe'deki diğer 2 kalecinin de verebileceğinin oldukça altında!
Golden sonra Fenerbahçe, taraftarın da coşkuyla süren desteğiyle birlikte, baskıya devam etti. Sow'un düşürülmesi sonrası kazanılan penaltıda, Kuyt üst direğe nişanladı. Ben Kuyt topun başına geçince şaşırdım, atamaz dedim atamadı. 'Takımdaki penaltıcı Kuyt olarak mı belirlenmiş?' 'Yoksa Alex sonrası yeni penaltıcı belirlenmedi ve Kuyt kendi kendine mi topun başına geçti?' diye merak içerisindeyim. Ben kendi adıma Kuyt'ın Fenerbahçe'nin ilk beş penaltcısından biri olamayacağını düşünüyorum. Her ne kadar Liverpool'da Steven Gerrard olmadığında penaltıları Kuyt atıyordu dense de.
Genel olarak Fenerbahçe'nin duran toplarda sorun yaşayacağı apaçık ortadaydı. Penaltıcı, frikikçi, korner atan etkili bir ayak yok Fenerbahçe'de! İlk yarı bir sürü korner kazanıldı, ama bu kornerleri kullanan Emre Belözoğlu'nun bunu pek de iyi yaptığı söyleyemeyiz.
Fenerbahçe'nin yine bu duran toplarda etkili olacak bir de savunma oyuncusuna ihtiyacı olduğu açık. Lugano sonrası duran toplarda rakip kalede etkili bir defans oyuncusu takıma kazandırılmadı. Egemen zaman zaman topa vursa da , genelde topu havaya dikiyor. Aslına bakarsanız sadece gol anlamında da değil, Fenerbahçe'nin her hangi bir özelliğinin fazla öne çıkmasıyla, fark yaratan tek bir stoperi yok.
İkinci yarıya Fenerbahçe ilk yarıda başladığı gibi başladı, Meireles biraz daha geride bırakıp, kalanlarla yükleniyor ve ortalar, taçlar, uzun paslar ile rakibini sarsıyordu. Yine kenardan gelen Ziegler ortasına kafayı vuran Webo durumu eşitledi. Golde, rakip ceza alanında 3 Fenerbahçeli vardı: Kuyt, Sow ve Webo. Bu üçlünün dışında, kaleye en yakın adam 30 metre civarından ortayı yapan Ziegler idi. Yani seken topu yine bir Sivasspor oyuncusu olacaktı. Bu orta sahanın pozisyon alma sıkıntıları net gösteriyordu . Sayısız kornerden hiç bir sonuç çıkmaması alarm niteliğinde.
Maçın devamında müthiş eforlu oynayan Webo yoruldu ve çıktı. Yerine giren Semih, son maçlardaki oyuna etki eden performansını sergileyemedi. Evet Webo forma buldukça, ciddi katkı verecek bu belli! Ama Semih'in yükselen performansını da durduracağı da kesin gibi..
Kalan sürede Fenerbahçe baskısı skoru getirmezken, sakatlandığı gerekçesiyle çıkmak isteyen, ama Sercan Yıldırım çıkınca oyunda kalan Eneramo kafayla topu Fenerbahçe ağlarına yolladı. Aynı Eneramo bütün maç Egemen'i ve Bekir'i fiziğiyle ezip geçti. Biraz daha yetenekli ayakları olsa bambaşka bir seviyenin oyuncusu olabilirdi bence.
Sow'un da henüz sol açıkta Niang performansı sergileyemediğini söylemeliyim. Ceza sahasında buluştuğu hemen her topu kaleye yollayan bu futbolcuyu, yandan forvet olacağı sola atmak da ne kadar mantıklı bilemiyorum.
Sivasspor'da kaleci Borjan, topu oyuna sokma kabiliyetiyle dikkat çekti! Bir de topu oyuna sokmamak için yaptığı numaralarla. Kadıköy'de kalecilerin topu oyuna sokmamasına sürekli olarak, kart vermeyerek müsaade ediliyor. Sivasspor'un tüm futbolcuları da, alakasız alakasız pozisyonlarda kendilerini yere bırakarak zaman çaldılar. Fifa ve Uefa'nın kesinlikle bu eylemler karşısında bir plan yapması gerekiyor.
Mehmet Topal ve Hasan Ali'nin maç kadrosunda bile olmamaları bir başka şaşkınlık sebebi. Bugüne kadar genel performansları kesinlikle 18 dışında kalacak düzeyde kötü değildi! Ayrıca sol bek çıktığında, oyuna Caner girmez bunu defalarca söyledik. Sırf bu yüzden bile Hasan Ali kadroda olmalı. Caner bu bölgede, belki paf takımın sol bekinden önce tercih edilebilir, o da belki.
Topal'a gelince yine daha önce söylediğimiz gibi, artık stoper rotasyonunda da düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Cristian'dan ziyade Salih, Egemen yerine de Serdar tercih edilmeli. Ziegler de hazır değil, ikinci yarılarda , kupada forma vererek maç temposu kazandırılana kadar, forma Hasan Ali'nin olmalı!
Maç sonu Sefa Kalya'nın grubu ''Çıkmıyoruz'' sloganı sonrasında statta kalarak, Aziz Yıldırım'ı istifaya çağırdı, başka gruplardan da kalanlar oldu. İstenen sonuçlar gelmedikçe, büyüyecek tepkiler bunlar. Bir an önce seri galibiyetler gelmeli, yoksa Fenerbahçe'yi hiç iyi günler beklemiyor gibi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder