UA-36062800-1

8 Mart 2013 Cuma

Plzen Zaferi Teknik Ekip Başarısı

         
             Karşılaşmaya Volkan-Gökhan-Bekir-Yobo-Ziegler-Kuyt-Cristian-Selçuk Şahin- Mehmet Topal-Sow-Webo onbiriyle başlayan Fenerbahçe'de maç başlarken konu doğal olarak 'Selçuk-Mehmet Topal ikilisi aynı anda sahada olmalı mı, yoksa ikisinden biri yerine Meireles'in de yokluğunda Salih mi oynamalı?' idi.

             Maç başlar başlamaz Fenerbahçe Teknik Heyeti'nin , rakibin teknik heyetinden daha başarılı bir ön çalışma yaptıkları görülmeye başladı.

             Rakip muhtemelen Fenerbahçe'nin Webo ve Emre geldikten sonra daha önde basan, zaman zaman risk alan oyununu izlemiş, planını da bekleyip hızlı çıkarak Fenerbahçe'yi avlamak üzerine kurmuştu. Sow ve Webo'yu marke edip, kendi sahalarında beklerken de, Fenerbahçe'nin uzaktan şutlarına izin vereceklerdi. Uzaktan şutlarına izin vermeleri akıllıcaymış buna yazının devamında değineceğim.

              Fenerbahçe teknik heyeti de Plzen analizinde, rakibin başka mevkiden devşirilmiş solbekle oynadığı, kendi sağ tarafından yoğun bir şekilde yüklendi. Bu yüklenmelerin pek çoğu etkili ataklara da dönüştü. Bu tip takımlara karşı açık alan bırakıp, hunharca saldırmanın hüsran olabileceğini gözlemlemişler.Viktoria Plzen, Napoli turunu geçerken, sürekli pozisyonlara girenin saldıran Napoli olduğunu, golleri tek tük gelen Plzen takımının attığını hep birlikte görmüştük. 

               Kötü olan 28'de cepheden kazanılan frikikte, kimsenin heyecanlanmaması Topun başına geçen Cristian rakibi bozan baraja hakemin müdahalesini beklemeyip vurmayı tercih etti top barajdan döndü! Gerçi barajdan dönmeseydi de gol olurdu diyemiyoruz. Pierre Van Hoijdonk ve Alex'in daha ziyade ilk döneminde duran toplardan bilhassa direk vuruşlardan atılan gol ortalaması, şu andakinin çok daha üzerindeydi. Geçen seneden beri duran toplardan bulunan gol sayısı , defans oyuncularının tamamladığı toplar anlamında da düşüşte. Şu anda ise bu adam duran topu harika kullanıyor dediğimiz bir adam da yok, içeriye iyi orta kesilirse bitirir diyebileceğimiz stoper de.. Şu el hareketleriyle topun nereye doğru atılacağını gösterme olayına da bir yenilik şart! Zira herkes ezberledi artık. Mesela korneri atan elini havaya kaldırdığında topu önceki gibi kullanmasa da, ceza sahası dışında bekleyen birine ortalasa mesela. Yani ne olduğu çok kritik değil değiştirilsin sadece işte! Önümüzdeki yıl takım plamasında da, hem duran top kullanımı konusunda etkili olan birilerine, hem de gol atma özelliği de olan (Högh- Fabio Luciano-Lugano) bir savunmacı takıma kazandırılmalı. Savunma anlamında tartışılabilir elbette, ancak geçen yıl Lugano'nun duran toplarda takıma kazandırması muhtemel 6-7 gol Fenerbahçe'yi şampiyon yapardı mesela.

             Selçuk Şahin, Sow'un boşalttığı sol kanadı rakip hücumlarında, Zieler ile beraber kapatmaya çalışıyor. Bunda da gayet başarılı oluyordu. Aynı zamanda oyunun yönünü değiştiren paslardan da 3-4 tane kullanıyordu. Şimdi kesin iyi oyununa rağmen, onu ezbere eleştirmeye alışmışlarca eleştirilecektir. Bu adam 10 yıldır bu takımda oynuyor, her hoca senede ortalama 20 maç kullandı. Ve takım iyiymiş kötüymüş fark etmeden, hep belli bir mücadele düzeyinde, belli bir sorumluluk anlayışında, belli bir profesyonellik anlayışında oldu. Top almamak için saklananların olduğu birçok maçta, saklanmayan tek adamdı. Pas almak için kıpırdayan oyuncu olmadığından zorlama dikine paslar kullandığında yuhalandı. Yuhalanmamak için geri oynadığında yuhalandı. Geri oynamayıp dripling denediğinde 'Ronaldinho musun Selçuk ver yanındakine' denildi. Burada da gayet belli olduğu şekilde ne yapsa yaranamadı futbol emekçisi.. Fenerbahçe'de hep bir günah keçisi olur zaten. Benim ilk aklıma gelenler Hakan Tecimer, Ümit Özat,Deniz Barış ve şu andaki kadroda bulunanlardan Bekir ve Selçuk. Bekir de yılda 25-30 maç iyi oynasa da hep eleştirilenlerdir. Derbi stresi kaldıramaması Bekir için gözüken tek dezavantaj gibi. Selçuk'un bu maçtaki pas ortalamasının da %92 olduğunu belirterek, saygı duyulması gerektiğini söylüyorum.

            Volkan Demirel'in 38'inci dakikadaki abuk subuk vuruşu sonrası, kaleye ciddi bir atak gerçekleştirip direğe takılan Viktoria Plzen takımı, Fenerbahçe kalesinde başka ciddi bir pozisyon yakalayamadı. Volkan güven vermemeye devam ediyor kısacası..

            Fenerbahçe ise Kuyt ile yakaladığı net pozisyonu değerlendiremezken, uzaktan Topal, Ziegler, Sow, Cristian ve Mehmet Topal'la atılan uzaktan şutlar Plzen'in harika kalecisi Kozacik'in ellerinde eridi. Ziegler'in Sampdoria döneminden beri uzak şutlar attığını pek görmüyordukMaç boyu yan topların hepsini toplayan Kozacik'i çok beğendim. Özellikle Sow'un şutunda öne çıkmasa kesinlikle kurtarılamayacak bir pozisyonu çıkardı. Pozisyon alışı mükemmel olan 29 yaşındaki Kozacik, kaleci arayanların dikkatini çekmiş olsa gerek..

           Fenerbahçe ikinci yarıda ilk yarıdakinden de daha olgun bir oyun sergiledi. Uzaktan şutları biraz azaltan takım, daha çok topu çevirmeye başladı. 70'ten sonra Webo,Kuyt ve son dönemdekinin aksine diri görünen Yobo, başta olmak üzere takım yorulma belirtileri gösterdi. Webo mutlak dinlendirilmeli, geldiğinden beri sürekli oynayan Webo, maç sonlarını taşımakta zorlanmaya başladı.

           Yazıda hiç bulaşmadığım Cristian'ı da boş geçmeyeceğim elbette! Şu maçta onun yerine, iyi bir on numara Fenerbahçe'ye daha avantajlı bir skorla dönme imkanı verebilirdi. Topu verip, bekliyor, boşa çıkmıyor yine. Defansif sorumluluk anlayışı iyiydi ama es geçmeyelim.






           80'de Gökhan'ın ortasını Sow indirip, Webo her zamanki gibi kafayla boş kaleye yollayınca Fenerbahçe hak ettiği galibiyeti elde etmiş oldu. İki rauntlu mücadelelerde deplasmanda gol atmanın önemi hepimizin malumu. Çeyrek final hatta daha yukarısı yakın görünüyor artık..

            Yine de iç sahada da bugünkü gibi, geride boş alan bırakamayarak oynamak gerekiyor. Viktoria Plzen takımı köy takımı falan değil, Galatasaray yendiğinde köy takımı olmayan Cluj'dan da kötü değiller.
https://twitter.com/Oguzarpsatknsn

            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder