UA-36062800-1

21 Ocak 2013 Pazartesi

Formanın Hakkını Veren Moussa Sow

           Fenerbahçe formasıyla ilk kez 11 kişilik kadroda bir lig mücadelesine çıkan Salih, ligin ilk yarısında 9. haftada Medical Park Antalyaspor, 17. haftada da Kardemir Karabükspor maçlarında ikinci yarılarda oynama fırsatı bulmuştu. 

           Teknik direktör Aykut Kocaman, eksiklerin çokluğunda genç futbolculardan Beykan Şimşek'e de 18 kişilik kadroda yedekler arasında yer verdi. 

           Fenerbahçe'de cezalı Meireles ile sarı-kart cezalıları Bekir İrtegün ve Hasan Ali Kaldırım karşılaşmada forma giyemedi. 


          
    Ziraat Türkiye Kupası'nda 1461 Trabzon ve Bursaspor maçlarında ortaya koyduğu performansla beğeni toplayan Salih Uçan, Sanica Boru Elazığspor karşısında son iki kupa maçında olduğu gibi Aykut Kocaman'ın ilk 11'deki tercihlerinden birisi oldu. 


    Afrika Uluslar Kupası için Milli Takıma giden Yobo'nun yanı sıra, geçirdiği gribal enfeksiyonun ardından dün takımla çalışan Stoch, 18 kişilik kadroda yoktu,gözler de aramadı hani. 

    Aykut Kocaman, Meireles'in yokluğunu orta alanda Mehmet Topal'ın yanında Salih Uçan ile doldururken, sol bekte Hasan Ali'nin yerinde Caner Erkin görev yaptı. 

    Bekir ve Yobo'nun yokluğunda ise Fenerbahçe savunmasının ortasında Serdar Kesimal-Egemen Korkmaz ikilisi görev aldı. 

         Teknik direktör Kocaman, Krasic'i orta alanın sağında, Kuyt'ı ise solunda oynattı. Sakatlığı bulunan Sezer Öztürk de maç kadrosunda bulunmadı. Sezer bir kaç maç sonradan girdiği oyunda etkili olmuştu
. Ancak ligin ilk yarısının son maçında, Karabükspor karşısında rezalet oynayanlardan biriydi. O gün bugündür de sakat zaten..

         Hakem üçlüsü bilhassa ilk yarıda, takdir haklarını Elazığ lehine kullanırken, sarı kart vermesi gereken 3-4 pozisyonu atlıyor, sağdan bomboş giden Krasic'in kritik pozisyonu anlamsız bir şekilde taç kararıyla kesiyordu

         Maça tempodan yoksun başlayan, dahası birşey yapmak gibi bir derdi de olmayan Fenerbahçe'de, ilk yarıda sol bekte oynayan Caner'in taşıdığı toplar, Salih'in her pozisyonda sorumluluk alan oyuncu olarak ön plana çıkması dışında ilk yarıda tek olumlu şey yoktu..

    Volkan Demirel'in ikinci omuzu da çıktıktan sonra; ameliyat olmayıp, tedaviyle oynamaya devam etmesi doğru bir karar değil bu artık çok net.. Bildiğimiz-alışkın olduğumuz Volkan, dün kaleye gelen iki topta da topun kaleye girmesine engel olur, muhtemelen ikinci yarıya takımını beraberlikle başlatırdı.. Oysa kaleye gelen iki şutu da engelleyemedi. İlk golde topa kafayla çıkan Volkan, ikinci golde (her ne kadar boş pozisyonda vurulsa da ) yayın üzerinde havadaki topa yapılan ayak içi vuruşu çıkaramadı. Yumuşak gelen topu çıkaramadığına göre atlayamıyor, atlayamayan kaleci olur mu? Ben kendi adıma ameliyat için zorlanmasının, kalede Mert Günok'un forma giymesi gerektiğini düşünüyorum. Yedek kaleci olarak Serkan Kırıntılı son derece yeterli bir kaleci.
          
       Volkan Demirel bence ameliyat sonrası kaleye tekrar geçememekten korktuğu için oynuyor. Tıpkı Engin İpekoğlu'nun sakatlığıyla kaleyi Rüştü'nün kapışı, Rüştü'nün sakatlığıyla da kaleyi kendisinin kapışı bir an olsun aklından çıkmıyor. Ve Mert Günok, Volkan da dahil belki de bu kaleciler içerisindeki en potansiyellisi..

     
      Hasan Ali'nin yokluğunda, sol bekte oynayan Caner, o bölgede pozisyon almayı bilmediği için başarılı olamadığını defalarca göstermişti. Üstelik Caner sol bek oynadığında; ön taraftaki istekli, rakibi zorlayan futbolundan da mahrum kalıyor Fenerbahçe.. Dün önünde oynayan Kuyt, ona ne savunma ne hücum anlamında, destek veremedi.. Kuyt'ta da ağır bir form düşüşü var zaten. Sanki Hasan Ali alternatifi olarak takımda bulunan Özgür  Çek gönderilmeyebilirdi. Evet o da sol bek oynama alışkanlığı çok yüksek bir oyuncu değil, ama Caner önde Kuyt'tan çok daha iyi oynuyor. Bundan sonra böyle bir eksiklik durumunda,  bir çok maçta sol bek oynamışlığı da olan Egemen Korkmaz, orada değerlendirilmeli bence! 

        İlk yarıda bu denli kötü oynayan Fenerbahçe,buna rağmen Sow'un kontrol edemediği iki pozisyonda goller bulabilir, soyunma odasına bu oyunla bile farklı bir skorla gidebilirdi. Cristian Baroni de ilk yarıda yine sıkça yaptığı gibi Maldonado görünümlü haliyle(Mehmet Demirkol'un benzetmesi) sahadaydı..
       İkinci yarısına Fenerbahçe hızlı başladı ancak karşılaşmanın 55. dakikasında Gökhan Gönül ile Marvin'in ikili mücadelesinde Gökhan yerde kaldı. Yerden kalkan Gökhan ile Marvin arasında itişmeler oldu. Bu itişmelerden sonra araya diğer oyuncular girerek iki oyuncuyu ayırdı.  Hakem İlker Meral iki oyuncuyu yanına çağırdı ve her ikisine birden kırmızı kart göstererek oyun dışına attı.
     Kırmızı kartlar Fenerbahçe'den çok Sanica Boru Elazığspor'u etkiledi  diyebilirim rahatlıkla.. Uzun zamandır bizi yaptığı driplinglerinden, rakip kanadı çıkarmayan baskılı koşularından mahrum bırakan Gökhan Gönül, Bursaspor maçında eski günlerinden esintiler sunarak Fenerbahçelileri umutlandırmıştı.. Ancak dün onunla birlikte atılan Zeegelar karşısında oldukça zorlanıyordu.. Hatta Zeegelar'ın bariz üstünlüğü vardı Gökhan Gönül karşısında.. Asıl mevkisi neresi emin değilim ancak, sene başında Zeegelaar sol bek oynuyordu. Yılmaz Vural ise onu sol öne koyarak, arkasına yetenek fakiri ancak mücadeleci bir oyuncu olan Orhan Ok'ı koymuş. İyi de sonuç aldığını söylemek mümkün!
       Sanica Boru Elazığspor kalecisi İvesa, ikinci yarının başından itibaren, hiç bir topu gereken zamanda oyuna sokmazken, İlker Meral kart vermek için onlarca kez bekledi önce.. Sarı kartını vermek için bu kadar sabreden İlker Meral, sarı kartı verdikten sonra da bu tavrını sürdüren İvesa'yı elbette ki atmadı. Kuralları uygulamayan hakemler yüzünden, kalecilerin topu oyuna sokmamakta direnmesi geleneksel bir hal aldı. Bu kural ya kaldırılmalı ya da uygulanmalı! Tribünleri gereksiz yere germenin ne anlamı var? İlk sarı kartı zamanında verirsen, hem tribünler gerilmez, hem de kaleciler bunu bütün maç sürdüremezler!
     Son birkaç maçta kıpırdanmaya başlayan Semih Şentürk, ikinci yarı girdiği oyuna zeka ve skora itiraz eden bir görüntü kattı. Hala çok iyi durumda olduğunu söylemek zor da olsa; orta sahaya yaklaşarak, top alış verişi ve oyunu açışıyla maç ivmesinin Fenerbahçe lehine dönmesinde en etkili oyunculardan biriydi. Semih'in dahil olmadığı pozisyonlar ise hep doldur boşalta dönüşüyordu.  
    İkinci yarıda ilk yarıdaki Maldonado görüntüsünden biraz sıyrılan Cristian Baroni, sahada her şeyi yapmaya çalışan tek adam olan Moussa Sow, oyuna ciddi dinamizm kazandıran Mehmet Topuz ve kendini aşan Mehmet Topal Fenerbahçe adına önemli isimlerdi.. Sow'un ilk fırsatını bulduğu anda denediği rövaşata vuruşu, bu gollerine alışan Fenerbahçelileri heyecanlandırırken, kalenin hemen yanından dışarı gitmesi talihsizlikti. 
    Orhan Ak ve kaleci İvesa'nın bir anlık şaşkınlığından faydalandığında, topu ağlara yollayan Sow, tribünlerden '' Formanın Hakkını Veren Moussa Sow'' tezahüratıyla da haklı desteğini aldı. Bu tepki de son dönemde kötü oyunları karşısında, yönetime - hocaya yönlenen baskının doğru istikamete yönlenmesi bakımından ciddi ciddi önemliydi.. Mehmet Topal'ın kafa vuruşuyla son bölümde eşitliği yakalayan Fenerbahçe, yine aynı futbolcunun bir ciddi kafa vuruşundan da sonuç çıkaramazken, maçı kazanmak için birçok daha ciddi pozisyon yakalasa da, galibiyet golünü bulamadı. Fenerbahçe adına bir diğer ciddi sorun da duran topların etkin kullanılamaması olarak görünüyor. Onlarca korner kullanan, 2-3 tane cepheden frikik kazanan Fenerbahçe; duran top kullanan oyuncu eksikliğini de bir şekilde gidermeli. Sağ taraftan kullanılacak korner için, hemen her seferinde sol bek oynayan Caner 75 metre koşup korner atmaya gitmek zorunda kalıyor tam komedi!
        
       Defansının üç oyuncusu Orhan Ak-Sedat-Bilica olan bir takımı yenemiyorsan, dahası el bombası gibi olan bu futbolcuların, hiç birinin zorlanmadan maçı tamamlaması, hiçbirinin oyundan atılmaması futbol falan oynanmadığının ispatı niteliğinde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder