ŞOTA Kedi Olalı Bir Fare Tuttu!
Şota'lı Kasımpaşa dün blok halinde savunma yaptı, geriden top çıkarırken de uzun paslar kullandı. Rakibi orta sahada faullerle durdurdular(bkz. Ersun Yanal Taktiği). Ersun Yanal bu olayı Gençlerbirliği'nde hızlı Serkan Balcı'yı kaptırılan toplarda, rakibe faul yapmakla görevlendirerek ülke futboluna kazandıran isimdir. Kasımpaşa adına galibiyet bireysel yeteneklerin sonucunda geldi.
Kayseri günlerinde ısrarla pasla çıkmaya çalışan, rakibi faulle durdurmayı değil sadece top oynamayı düşünen Şota, defalarca büyük takımlar üzerinde deneyip madara olduğu bu anlayıştan vazgeçince, üretkenlik sıkıntıları giderek büyüyen Galatasaray'ı yenmek için bir şansı olabildi!
İlk golü Galatasaray bulsa da oyun dsiplini yitirmemeleri, oyunda kalmaları yukarıda da dediğim gibi Şota takımlarından beklenmeyecek şeylerdi. Uzak direğe yapılan vuruşlar da acaba Muslera'nın zayıf tarafı mı bu da merak konusu..
Kasımpaşa'da elinde önemli sayılabilecek bir kadro var, Kalu Uche,Özer Hurmacı,Andreas Isaksson ve Gaziantep'in neden sattığını anlayamadığımız İbricic başta olmak üzere kaliteli bir oyuncu topluluğu! İbricic dün Galatasaray'ın sağ kanadını dağıttı, bir de gol attı, ligin ilk devresinde transfer olduğu Gaziantepspor'da da Galatasaray filelerini havalandırmıştı.
Galatasaray geçen yılı kanat oyuncusu olmadan şampiyon olarak tamamladıktan sonra, bu sezon geçen sezonki kanat hücumu eksikliğini gidererek başlamalıydı! Bu anlamda sadece Amrabat'ı kadroya katan (ondan aldığı verim de tartışılır) Galatasaray, bir taraftan da kanatta oynarken içeriyi doldurup, orta sahadaki müthiş baskılarına katkı veren Emre Çolak'ı ve Engin'i kenarda bıraktı. Yine kanatsız oynanan geçen sezonda, orta alan baskısına önemli katkı veren Necati'yi Burak Yılmaz uğruna gönderdiler, bir diğer baskı unsuru Elmander de Umut Bulut'un arkasında kaldı zaman zaman.
Umut çok koşan, mücadeleci bir oyuncu olsa da; orta saha ile bütünleşmeyi sağlayan bir oyun karakteri yok. O da Burak Yılmaz gibi daha ziyade defans arkası koşularla oyunda var olmaya çalışan bir oyuncu.. Bu kadar kaçak güreşçi olunca, Melo'nun kamp görmeden gelip formsuz başlaması, Hamit'in yerlerde sürünmesiyle Galatasaray, geçen senenin de oldukça gerisinde görünüyor. Yine de şu anda maç fazlalığıyla lider durumda olması, diğer takımların da durumu açıkça gözler önüne seriyor.
Selçuk-Melo |
Hakan Balta mesela geçen yıl kariyerinin zirve sezonunu oynamasına rağmen , o bölge için yeterli olmadığı açıktı. Ben yerine oynaması ondan daha büyük risk olan Riera'ya güvenilerek sezona başlanmasını anlamadım. Semih Kaya'nın ön alanda baskı yemeden gelen rakip karşısında, geçen yıl olduğu kadar iyi görünmediği de açık.. Selçuk-Burak pas kanalını tıkamak yeterli gibi görünüyor artık Galatasaray karşısında..
Fatih Terim |
Fatih Terim eleştirilemez biri bilirsiniz.. Herkes eleştirilir, o eleştirilemez.. Tv programlarına bağlanır atarlanır, bir başka gün ''Onu çekme, bunu çek'' diyerek edep yerlerini gösterir, bir başka gün rakip tribünlere el hareketi çeker.. Sahada gol kaçıran oyuncusuna küfretmesi zaten klasiğidir, sever de söver de o mesela yadırganmaz. Tüm bunlar ya gündeme gelmez, ya da ondan en fazla çekinen, biri ya da birileri çıkar onun aslında o hareketi yaparken aslında başka bir şey demek istediğini söyler..
Fatih Terim Beşiktaş Tribünlerine El Hareketi |
Bu olanlar şüphesiz ki transfer planlamasında net yanlışlar yapıldığını gösteriyor. Geçmişte Ali Lukunku, Sergio Almaguer, Pinto, Florin Bratu, Gabriel Tamas, Sarr, Ovidiu Petre gibi ilginç oyuncuları alan Fatih Terim'e güvenilmiyor olsa gerek. Milan'ın başındayken de Batista'yı transfer etmek istediğini, Ümit Davala ve Kutuzov'u aldırdığını da unutmayalım.. Ben 8,5 milyon euro bedelle alınan Amrabat'ı da, saçmasapan transferler arasında sayıyorum kendi adıma.. Yine de istediği oyuncular alındı gibi görünüyor.. Dany, Amrabat, Umut Bulut, Burak Yılmaz,Cris gibi oyuncuları takıma katarken de ciddi bir meblağ ödendi. Alınmayan bir henüz kimsenin alamadığı Kaka ve Galatasaray'a değil Bayern Münih'e giden Xerdan Shaqiri var sadece.
Gelelim maç sonunda yaptığı basın toplantısına!..
Maç sonunda; eline hazırladığı metinle beraber basın toplantısına çıkan Fatih Terim sert açıklamalar yaptı. Hafta içerisinde Ünal Aysal'ın kendisi için eleman demesi zoruna gitmiş, esti gürledi.
Göreve geldiği dönemde; "Ben başkan seçildikten sonra geri plana çekilip işleyişle ilgileneceğim. Bunlar, benim basına verdiğim son demeçlerdir. Bundan sonra beni medyaya konuşurken göremeyeceksiniz. O işi özel olarak görevlendireceğimiz arkadaşlar yapacaklar" diye açıklama yapan Ünal Aysal'ın da bu açıklamasına hiç sadık kalmadığını da belirtelim. ''Seksi Klüp Galatasaray'', ''Çilek'' , '' Şike Sürecine Dair Konuşmaları'' gibi sürüyle pot kırdığı da herkesin bildiği gerçekler..
Fatih Terim daha en başta Bülent Tulun ile yaşadığı gerginlik sonrası, şampiyon olduktan sonra Galatasaray yönetimi alanına girmez, ''İmparator'' olduğunu kabul eder, büyük egosunun önünde eğilir diye düşünüyordu belli ki.. Eleman falan hiç beklemediği şeylerdi.
Ben Fatih Terim'in başarıdan bahsetmesini manidar buluyorum.. Geçen yıl rakipsiz ligde şampiyon olduktan sonra, rakipler üzerindeki baskının azalması, takımının futbol oynamıyor olması , onu germiş. Şampiyonlar liginde son anda çıktığı grubun da bugüne kadar Avrupa Kupaları'nda , Türk takımlarının karşısına çıkmış en kolay grup olduğunu herkes biliyor.. Beklentisi gerginlikle takımında bir hareketlilik yaratmak bence.. Sneijder'i de istemiyor bile olabilir.. Şişkin egosunu göstermek için, Başkan-Teknik Direktör gibi yüz yüze konuşması normal olan kişilerin durumunu basından yürütmesi de her zamanki çiğliği.. ''Kimse Galatasaray'dan Büyük Değil '' demesi de rahatlıkla ''En büyük benim, kimse bana eleman diyemez!.''diye okunabilir. İstifa edeceğini ise asla düşünmüyorum. Alt tarafta basın toplantısı metni bulunuyor.
"KİMSE GALATASARAY'DAN BÜYÜK DEĞİL"
Terim "Son günlerde yaşananlar ve çıkan haberlerle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Konuşmak niyetinde değildim ama maçı kaybedince 'başka yerlere çekilir' diye konuşmak istedim. Genel olarak sessiz kaldım. Çok önemli bir konu ve her kelimenin dikkatle seçilmesinin gerektiği bir ortam olduğu için titizlikle dikkat ediyorum. Gerekirse yazılı bir metni okuyarak devam edeceğim. Sessiz kalarak; olayları ve insanları izleyerek takip ederek geçirdiğim bu süre zarfında her şeyi iyi kavradığımı söyleyebilirim. Süzgeçten geçirip, olayları dışarıdan izlemek insana çok şey öğretiyormuş.
Başarısızlık durumlarında kulüpler karışır. Fakat son 1.5-2 senede yaşanan sürekli başarıya ve alınan kupalara rağmen bir camia durduk yere içeride çözülebiliyor ve karıştırılabiliyormuş. Bedel ödetmek gibi bir niyetim de yok. Geçmişin muhasebesini de yapmak istemiyorum. Ama ben geleceğe bir şeyler söylemek istiyorum. Geleceğe bakarken; bir adıma 10 adımla cevap vermek isterken, bazı şeylerden artık çok sıkıldım. Buradan herkese sesleniyorum; lütfen herkes iyi dinlesin,. Bir Galatasaray sevdalısı, bu kulübe 40 yıl hizmet etmiş Divan Kurulu üyesi ve Galatasaray'ın bir elemanı olarak tekrar ediyorum bir elemanı olarak, rahat ve huzurlu çalışacağım; konsantrasyonumuzun saha dışı olaylarla bölünmediği bir ortam rica ediyorum. Sadece sahayla ilgileneceğim. Bunu gerçek Galatasaraylılar da diliyor.
Hepimiz insanız ve hata yaparız. Hata yapmak insanlara mahsustur. İnsanlara daha fazla zarar vermeden, kulüp menfaatlerini Galatasaray markasına zedelemeden ağız tadıyla işimize bakalım. Yeterince malzeme olduk zaten; daha fazla olmayalım. Bir müddet hepimiz susalım. İzleyelim, düşünelim, değerlendirelim. Bilin ki sustuğum için rahat değilim. Ancak düşünmek zorunda olduğum bir takım var. Ne başkan, ne ben, ne de futbolcular Galatasaray'dan büyük değildir. Aslolan Galatasaray'dır" ifadesini kullandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder