Telegraph Gazetesi'nin haberine göre; Arsenal Menajeri Arsene Wenger gelecek sezon takımdan ayrılarak PSG'nin başına geçecek. Arsene Wenger'in boşaltacağı koltuk için adayların da Joachim Löw, David Moyes, Dortmund mucizesinin mimarı Jürgen Klopp ve Arsenal'in efsane oyuncularından Dennis Bergkamp isimleri ortaya atılmış.
Uzun zamandır kupa alamayan Arsenal Menajeri, sürekli parlayan yıldızlarını satması ve çocuk yaştaki oyunculardan oluşan kadrolarla yola devam etmesi nedeniyle sıklıkla eleştiriliyor. O da bu sezon birkaç kez ayrılık sinyalleri verdi. Bakalım zaman neyi gösterecek? Ancak Wenger Arsenal'den ayrılmaya hiç olmadığı kadar yakın görünüyor.
Spor Toto 2.lig kırmızı grup takımlarından Nazilli Belediyespor ile Polatlı Bugsaşspor arasında oynanan karşılaşmada siyah-beyazlı takımın orta saha oyuncusu Hüseyin Akoğlu, Kolombiya milli takımının efsane kalecisi Rene Higuita'yla özdeşleşen akrep vuruşuyla harika bir gole imza attı. Takımına beraberliğe getiren Akoğlu'nun muhteşem golü takımına da 1 puan kazandırdı.
26 Nisan Cuma 19:00 Union Berlin - Jahn Regensburg @FOG 20:00 Mersin İdman Yurdu -Antalyaspor @Ligtv 21:30 Greuther Furth - Hannover 96 @TRT Haber 27 Nisan Cumartesi 14:00 FSV Frankfurt - Duisburg @FOG 14:45 Manchester City - West Ham United @Ligtv 3 16:30 Bayern Münih - Freiburg @TRT Haber 17:00 Chelsea - Swansea City @Ligtv 3 19:00 Athletic Bilbao - Barcelona @NTV Spor 19:00 Atalanta - Bologna @TRT Spor 19:30 Newcastle United - Liverpool @Ligtv 3 19:30 F.Düsseldorf - B. Dortmund @TRT Haber 19:30 Rapid wien - Salzburg @FOG 20:00 Beşiktaş - Orduspor @Ligtv 20:00 Bursaspor - Akhisar @Ligtv 3 20:00 Trabzonspor - Gençlerbirliği @Ligtv 2 20:00 Sivasspor - İstanbul BŞB @Salon 2 20:00 Elazığspor - Karabükspor @Salon 3 21:00 Atletico Madrid - Real Madrid @NTV Spor 28 Nisan Pazar 14:00 Konyaspor - Manisaspor @TRT 1 14:00 Boluspor - Bucaspor @TRT 6 15:30 Reading - QPR @Ligtv 3 16:00 Kasımpaşa - Eskişehirspor @Ligtv 16:30 Mainz 05 - Eintracht Frankfurt @TRT Haber 18:00 Arsenal - Manchester United @Ligtv 3 18:30 Schalke 04 - Hamburg @TRT Haber 20:00 Gaziantepspor - Galatasaray @Ligtv 20:00 Fenerbahçe - Kayserispor @Ligtv 2 29 Nisan Pazartesi 21:15 Energie Cottbus - Kaiserslautern @FOG 22:00 Aston Villa - Sunderland @Ligtv 3 22:00 Maritimo - Benfica @Bugün TV
Şampiyonlar Ligi yarı final ilk karşılaşmasında, son üç sezonda iki kez finalde kaybeden Bayern Münih, son 10 yılın en parlak takımı Barcelona ile Allianz Arena'da karşı karşıya geldi. Gollü bir maç pekala mümkün görünüyordu. Hatta Münih ekibinin daha formda olduğu sır da değildi . Ancak yine de tüm gollerin Bayern'den gelmesi Messi-Xavi-İniesta'lı Barca karşısında pek olası durmuyordu. 4-0 lık muhteşem skorun bana göre en büyük yıldızı; yerini sezon sonunda Barcelona çocuğu Guardiola'ya bırakacak olan Jupp Heynkess'tir. Geçen haftalarda tur için Barcelona'yı yakından tanıyan Guardiola'dan yardım isteyip istemediği sorularak delirtilen Heynkess, Barca'yı yeterince tanıdığını söyleyerek ateş püskürmüştü. Dün gecenin gururunu yaşamak en çok onun hakkı şüphesiz.
Bayern'de Toni Kroos'un yokluğunda, forvet arkasında Müller, sağda Robben görev alırken, cezalı Mandzukic'in yerine de eski göz ağrı Mario Gomez tek forvet olarak görev aldı. Orta sahayı müthiş fizik güçleriyle Javi Martinez ve Schweinsteiger'e emanet eden Heynkes, Ribery-Robben'e ileriye etkili çıkan Barca beklerini takip etme görevi vermişti. Barca'da Puyol'un yokluğunda genç Bartra stoperde, solda görmeye alıştığımız İniesta ise Xavi'nin yanında merkezde yer aldı. Sakatlıktan çıkan Messi false 9 rolüyle sahaya çıkarken solda Alexis Sanchez, sağda Pedro ile alıştığımız oyunlarını oynamayı planlıyorlardı. Bayern Münih'te beni en çok şaşırtan Ribery'nin performansıydı. Dani Alves'i sürekli gerilere kadar takip edip, bir çok önemli atağın olgunlaşmasını engelledi. Doğrusu bu kadar yüksek bir devamlılıkla oynayabileceğini hiç düşünmüyordum. Robben de rakip sol bek Alba'yı kovalarken, yetişemediği anlarda da günün yıldızı Müller imdada yetişip, Alba'nın kulvarını kapatıyordu. Robben hep şapkadan tavşan çıkarma potansiyeline sahip bir adamdı da, bu yıl taktik dsiplin anlamındaki gelişimi ciddi ciddi hayret uyandırıyor. Top kaptırdıklarında hızla topun arkasına geçen Münih'te, Mario Gomez Busquets'e yakın oynayarak, ilk topu almasını engellerken, buldozerler Javi Martinez-Schweinsteiger Xavi-İniesta'yı güçlü fizikleriyle haşat etmekle kalmayıp, hızlı hücuma çıkmada da kilit rol oynuyorlardı. Schweinsteiger gerilere gelip top çıkarma konusunda da defansını rahatlattı. Lahm ve Alaba'nın , Alexis Sanchez-Pedro ikilisine uyguladıkları yoğun pres onları kolayca oyundan düşürdü. Bayern savunmasında Dante ve hamleli Boateng, hem Messi'ye alan bırakmadılar. Hem de hücuma katkı verdiler. Hele hele Dante müthiş bir adam. Hem topla iyi, hem güçlü hem de yüksek toplarda büyük bir silah. İlk golde Müller'e topu kafayla müthiş indirdi. Normalde herkes o pozisyonda direkt olarak kaleyi düşünürdü. Zaman zaman etkili uzun paslar da attı. Bayern golden sonra da rakip kalede olan etkinliğini sürdürürken, kalesinde ciddi bir tehlike yaşamazken, soyunma odasına 1-0 önde girdi.
İkinci yarı 49'da kornerde indirilen topu tamamlayan Mario Gomez'in golüyle başladı diyebilirim. Top almakta zorlandığı görülen Messi gerilere gelirken, Xavi ve İnista da zaman zaman etkili paslar yapsalar da, Bastian ve Javi Martinez'in kontrolünden çıkmakta çok zorlanıyorlardı. Esas darbe 72'de çalımla Bartra'yı geçip topu filelere yollayan Robben'den geldi. Golde Barta'ya basketboldakine benzer perdelemeyle bir faul yapıldı evet, ama daha önce de kafa vuruşunu elle kesen Barca aleyhine verilmesi gereken penaltının verilmediğini de unutmayalım.
Son bölümde Gomez dışarı alındı. Yerine giren Gustavo orta alana yerleşti, Müller Gomez'in yerine en uca geçerken, Scweinsteiger de Müller'in boşalttığı alana geçti. Son gol 81. dakikada Alaba'nın soldan girerek yaptığı yerden ortaya dokunan, gecenin yıldızı Müller'den gelince Barcelona için tur imkansıza yakın bir hal almış oldu. 83'te giren David Villa da bunu değiştirecek birşey yapamadı.
Bayern Münih yine yapmış yapacağını! Borussia Dortmund'un süperstarı Mario Götze 1 Temmuz'dan itibaren geçerli olacak şekilde Bayern Münih'in futbolcusu olacak. Haberin kaynağı Almanya'nın kaynağı Bild, 37 milyon euro sözleşme fesih bedelini ödemeyi kabullendiklerini futbolcuyla da anlaştıklarını yazmış. Borussia Dortmund cephesinden gelen haberler de bunu doğruluyor. Dortmund kulübünden gelen açıklamalar sitemkar, ancak Westfallen tribünlerine sağduyu çağrısı da içeriyor. Açıklama şu şekilde: "Milli oyuncu Mario Götze ve menajeri Volker Struth'un, birkaç gün önce kulübümüze bildirdiklerine göre, Götze sözleşmesindeki serbest kalma maddesini kullanarak 1 Temmuz 2013 tarihi itibariyle Bayern Münih'e transfer olmak istemektedir. Hans Joachim Watzke, bu konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir: "Doğal olarak bir hayalkırıklığına uğradık. Ancak vurgulamak isterim ki Götze ve temsilicisi, kulüple olan sözleşmeye kesin olarak uygun davranmaktadırlar." Sportif Direktör Michael Zorc ve Teknik Direktör Jürgen Klopp'un tüm Borussia Dortmund taraftarlarından isteği; sezon sonuna kadar, ama özellikle de Real Madrid'le oynanacak olan önemli Şampiyonlar Ligi yarı final maçında Götze'yi de takımdaki diğer profesyonel oyuncuları destekledikleri gibi desteklemeleridir. Bayern Münih kulübünden, bugüne kadar hiç bir yetkili bizimle iletişime geçmemiştir."
Götze şüphesiz harika bir futbolcu. Ben Bayern Münih'in ona ihtiyacı olduğunu pek düşünmesem de, Bayern'in Almanya'da parlayan her oyuncuyu transfer etme alışkanlığının hortlaması çok da garip değil! Yine de böyle önemli bir maç arifesinde bu transferi gerçekleştirip herkesin kafasını bulandırmaları doğru değil! Sevmiyorum Bayern'i yapacak bir şey yok!
AndreVillas-Boas'ın Tottenham'ın başına geçmesiyle hücuma çıkan sol bek mevkiinden, serbest oyuncu pozsiyonuna geçen Gareth Bale, yıldız ışığını daha da parlatıp golleriyle asistleriyle ön plana çıktı. Frikik golleri, sürati, yere sağlam basan ayakları ve sihirli solu ile, gerçek bir winner görüntüsü çizen Bale'in performansı, gelecek belki de Spurs'u Şampiyonlar Ligi'nde başarıya taşıyacak. Daily Express'in haberine göre , Real Madrid talip olduğu herkesce bilinen Galli oyuncu için, mega bir bütçe hazırlamaya çalışıyor. Bu transfere kaynak yaratabilmek için Kaka,Fabio Coentrao, Higuain gibi isimleri satabileceğini iddia eden gazete, Bale satılırsa bunun için rakiplerden ziyade La Liga'nın daha uygun göründüğünü belirtmiş. Eski Southampton'lı Bale için Barcelona da uzun süre devrede kaldı, ancak istenen rakamları ödemek istemedikleri için, İspanya Milli Takımı'nda etkileyici bir performans sergileyen, eski oyuncuları Jordi Alba'yı transfer ettiler. Alex Ferguson'ın da Southampton'dayken bu transferi yapmadıkları için, dizlerini dövdüğü bilinen bir gerçek. Gelecek sezon La Liga'yı ezeli rakipleri Barcelona'ya kaptırmak istemeyen Real Madrid'in, Atletico'dayken saldırmazlık anlaşması nedeniyle alamadıkları Agüero'yu da kadrosuna dahil etmek istediği bir sır değil!
Wesley Sneijder ve Yolanthe Cabau ikilisi buralara çabuk uyum sağlamışa benziyorlar. Gerçi Yolanthe daha gelmeden sinyalleri verdiyse de, Wesley'in ilk maçlardaki görüntüsü pek olmayacak gibi duruyordu. Sahada performansını yükseltmeye başlayan Sneijder, adaptasyon konusunda da çalışmaya başlamış. Şimdiden Türkçe konuştukları reklamlarda falan oynamaya başladılar. Seneye Türkçe röportaj da verir bunlar demedi demeyin! Wesley Sneijder ve Yolanthe'nin oynadığı reklam filmine denk gelmediyseniz altta izleyebilirsiniz.
Adriano'nun İnter Milan formasıyla, herkesin hayranlıkla izlediği bir futbolcu olduğu zamanların üzerinden çok uzun zaman geçmedi.. 2001'de Flamengo'dan genç yaşta transfer olduğu İnter'den Parma'ya geçip, tekrar İnter'e dönen Adriano burada öyle işler yapıyordu ki, herkes ister istemez Ronaldo gibi efsaneye dönüşeceğini düşünüyordu. Güçlüydü, hızlıydı, 1,90 boyuyla hava toplarında etkiliydi. Dahası sol ayağı duran top kullanabilecek kadar iyiydi. Sonra ne olduysa oldu. 2008'de İnter onu önce Sao Paolo'ya kiralık yolladı. Döndükten sonra bu kez yolu yeniden Flamengo'yla kesişiyordu.
Biraz kıpırdanır gibi olan Adriano'ya , Serie-A kapıları bu kez AS Roma ile açılıyor, ama sonu yine hüsran oluyordu. Roma 'da da olmayınca yine kürkçü dükkanı Flamengo , peşinden Corinthians, tekrar Flamengo. Şimdilerde ne yaptığından pek çoğumuzun haberi dahi yoktur. Bu herif 1982 doğumlu, son birkaç yılı ziyan bile etmiş olsa hala futbol oynayabilecek yaşta!
51 kez formasını giydiği Brezilya Milli Takımı'nın da en önemli kozlarındandı. Formda olduğu dönem, çakma forma raflarının vazgeçilmezlerindendi formaları..
Brezilya futbolunu yakından takip eden Alper Öcal'ın twitter'dan yazdığına göre futbolu bırakmamış. ama kulüpsüz durumda Palmerias ilgilenir gibi olmuşsa da, zayıflarsa alırız demişler. Şimdilerde zayıflamaya çalışıyormuş.
Hürriyet TV’yi ziyaret edenler, aradıkları her şeyi artık tek tıkla seyredebilecekler. Hürriyet TV, zengin haber içeriğinin yanı sıra konusunda uzman isimlerle gerçekleştirdiği programlarla da dopdolu.
Hürriyet TV’de Berza Şimşek’ten günün mutlaka görülmesi gereken haberlerini izleyip usta gazeteci Sedat Ergin’den haftanın yorumunu alabilirsiniz. Üstelik gündemin özetini, Metehan Demir, 3 dakikada sizin için yorumluyor.
Burcunuzdaki yeni gelişmeleri merak ettiğinizde ise Susan Miller ile yıldızlara bakabilir, Sebla Kutsal ile dilediğiniz zaman, kültür ve sanat dünyasında keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Uğur Cebeci ise sivil havacılığın geldiği son noktayı size Kokpit’ten anlatıyor.
Magazinden spora, eğlenceden ekonomiye hepsi ve daha fazlası, sürekli güncellenen Hürriyet TV’de sizi bekliyor.
Daha önce Rafael Nadal ve Boris Becker gibi isimlerle tanınırlığını artırmaya çalışan PokerStars bir bahis sitesi. Site kendi reklamını yapmak dışında , oyunu tanıtıp oynamaya özendirmek için ünlü isimleri PokerStars elçisi olarak kullanıyor. Rafael Nadal'a poker oynatarak neredeyse dünyanın her köşesini gezdiren site; Ronaldo'nun da Team PokerStars Brazil temsilcisi olmayı kabul etmesiyle, ciddi bir adım atmış. Boris Becker'in poker oyununu olimpiyatlara sokmak için yoğun çaba sarfettiğini de düşünürsek, arkası gelecek gibi görünüyor. SportsPro
Geçtiğimiz günlerde Beşiktaş'a olan sevgisini, taraftara olan hasretini anlatan Quaresma, civciv futbolcular kervanına katılmış. Beşiktaş Yönetimi'ni kulübü amatör yönetmekle itham eden Quaresma, neden Afrikalı futbolcularda ve Almancılarda sıkça gördüğümüz bu akıma katılmış bilemedim. Tez zamanda kendine gelmesi dilekleriyle.
17 Nisan Çarşamba 19:00 Sivasspor - Trabzonspor (atv) 21:15 Eskişehirspor - Fenerbahçe (atv) 21:45 West Ham United - Manchester United (Ligtv 3) 21:45 Manchester City - Wigan Athletic (Ligtv 2) 21:55 Evian - Paris Saint Germain (TRT Spor) 22:00 Fulham - Chelsea (Ligtv)
3 kulvarda devam eden Fenerbahçe, hafta içi Roma'da Lazio karşısında müthiş yıpratıcı bir maç oynadı. Uefa Kupası'nda yarı finale gelmek kabul edelim ki, geçen sezon başlangıcından sonra hele hele, hiç de beklediğimiz bir iş değildi. Takımın Roma'da oynadığı maç kora kor bir mücadeleydi, Herkesin bildiği gibi İtalyan takımları Türk takımlarını fiziksel üstünlükleriyle her daim ezerler. Fenerbahçe bu ekibe pek fazla pozisyon vermedi, oyun olarak ezildiğini de, bilhassa son yarım saat için söylemek mümkün değil. Ancak büyük bir fiziksel yıpranma yaşadıkları muhakkak. Maçtan sonra da Roma'dan döndükten sonra sadece 1 gün dinlenebildiler Taktik çalışma yapıp Eskişehir gibi sert bir rakip karşısına çıktılar. Lazio maçından sadece iki oyuncu değiştirildi. Maç öncesi sürekli maç oynamaktan yorgun olmaları normal olan Webo ve Kuyt'ı dinlendirme opsiyonu olsaydı harika olurdu elbette. Ama böyle bir opsiyon yoktu.( Caner cezalı, Emre ve Sow ise sakattı ,Salih'in de sonradan öğrendiğimize göre arka adelesinde sıkıntı vardı.) Burada Salih'in sakatlığını dostu Aykut Kocaman'dan öğrendiğini söyleyen Rıdvan Dilmen'den öğreniyor olmamız da saçma sapan bir şey. Fırat Aktav'ın twitter'dan söylediği gibi herkesin, her an bilgiye ulaşmaya alışık olduğu bu dönemde, hele hele de taşmaya hazır bekleyen bir de taraftarın varsa daha bilgilendirici yöntemler belirlemek gerek. Çok da haklı bunları söylemekte. Bunu kulüp kanalında antrenman programlarında, belki resmi sitende notlar olarak belirtebilirsin. Hangi futbolcunun sakatlığı var? Hangi futbolcu Milli takımda bulunuyor? Hangi futbolcu kart cezalısı? Hangi futbolcu yabancı kontenjanı sebebiyle kadro harici kalmış? Hangi futbolcu hafif sakatlığına rağmen kadroya alınmış? Fenerbahçe Eskişehir gibi sert rakip karşısında, yorgun takımıyla topun arkasına geçip, üzerine gelecek olan rakibi pas oyunuyla açmayı deneyebilirdi. Ancak kadroda Gökhan dışında topla dripling yapabilen oyuncusu olmayan Fenerbahçe, öne baskı yapmak konusunda iyi olan Caner'i, Emre'yi Sow'u oynatabilseydi, çok büyük olasılıkla farklı bir oyun düşüncesinde olabilirdi. Ama olanlarla bu olurdu ancak. Bu oldu. Bir de geldiğinden beri kendine gelip, oynayamayan Krasic vardı. O da kulübede son bölümde bir umut özelliklerinden yararlanabilmek umuduyla kulübede yerini almıştı. Eskişehir gibi topu kaptırdığında taktik fauller yapan bir takım karşısında, sürpriz koşular yapan bir oyuncu ritimlerini bozabilirdi. Yine de Hürriyet, Alper Potuk, Causic, Veysel gibi oyuncularıyla çok dirençli olan, orta sahaya entegre oynayan Necati'li Eskişehir'i gafil avlamak pek kolay görünmüyordu. Maç başlarında orta sahayı alan Eskişehir iyi top yapıp, fırsatlar da yakaladı. Hızlı kenar adamları Erkan Zengin ve Kamara'yla buldukları etkili pozisyonları gole dönüştüremediler. Kale direğini ve Volkan'ı aşamadılar. Bu arada ilk yarıda topu Volkan'ın yatamadığı söylenen sağına vurmaya çalıştıkları izlenimine kapıldım. Defansta Servet'in yerine oynayan Akaminko atletizmiyle Webo'yu bir hayli zorladı. Webo genelde mücadele azmi ve gücüyle rakibini alt ediyor. Ancak bu sefer sert kayaya çarpmıştı. Sow da yokken odaklanılan tek hedef olması da, marke edilebilmesini kolaylaştırdı elbette. Meireles-Cristian-Mehmet Topal, Eskişehir'in 3 dinamik merkez oyuncusu karşısında oldukça zorlandılar. Bilhassa Alper'in enerjisi, gücü ve topla katetme özelliği karşısında, yorgun Fenerbahçe merkezi neredeyse hiç top yapamadı. Cristian'ın oyun temposunun düşük olduğu bölümde, hasta Mehmet Topal iyi bir duvar oluyor. Meireles de zaman zaman oyunun yönünü muazzam değiştiriyorsa da, pozisyon bulmak hiç de kolay olmuyordu. İlk yarı başladığı gibi golsüz bitti. İkinci yarıya iki takım da sayılmayan goller bularak başladı Önce Webo ofsayt pozisyonda golü buldu. Hemen ardından da Eskişehirspor'da Alper Potuk topu koluyla ağlara yolladı. İki pozisyonda da doğru karar veren hakem üçlüsünü, son dönem hakem performansı da düşünülerek tebrik etmeli.
Devre arasında maç başında da asılan pankartla tribünlere çağrılan Salih Uçan için çok güzel bir şey olsa gerek. Bir süre görmemiş gibi davranan Salih, sonrasında sanırım birlikte ısındığı Semih Şentürk'ün telkiniyle gelip, pankartı açan tribünü selamladı. Olası Salih değişikliğinin uğraması gereken ilk adres Cristian, ikinci devreye de onbirde başladı, ama başka türlü başladı Topla kateden, pas alternatifi yaratmaya çalışan Cristian Baroni , top oynayan olsa da katılsam diye bekleyen Meireles'i de oyuna soktu Aynı Baroni , Mehmet Topal'ın kafayla indirdiği topta, günün kendisiyle birlikte en kötüsü Mehmet Topuz'la paslaşma sonrası fileleri buldu. Gol sonrası sevinçlerindeki samimiyeti, kendisinden istikrarlı oyun anlamında da bekliyoruz, ancak kabullendiremedik.
Gol sonrası Eskişehirspor'un baskısı maç başındaki kadar büyük olmadı. Necati'nin sakatlanıp çıktığı oyunda, Alper'in baskısı ve sonradan giren Özgür Çek'in, Nuhiu'nun oyuna ciddi bir etki koyduklarını söyleyemem. Son bölümde Krasic ve Semih'i oyuna alıp, Topuz ve Webo'nun kenara geldiği Fenerbahçe'de, Krasic yine fark yaratmadı. Ne kendisi bildiğimiz kadar iyi dikine oyun oynayabiliyor, ne de takımla pas dilleri uyuşuyor. Krasic arkadaşlarının önüne pas atarken, takım arkadaşları onun ayağına atıyorlar paslarını. Oysa iki taraf da bunun tam tersini istiyor, Top almak için istekli oluşu dışında, pozitif bir işaret göremediğim Krasic'in sezon başı kampını harika geçirmesi, takım ve onun birbirine alışmasını hızlandırmak şart gibi görünüyor.
Son olarak adı Galatasaray'la anılan Alper Potuk'u yine alıcı gözle izledim. Şu ana kadar olan kanaatim, çok yetenekli herşeyi yapabilen, ama son kararı doğru vermekte zorlanan bir oyuncu olduğu şeklinde. Bakalım zaman yanıldığımızı mı gösterecek?
karşılaşacağı Benfica Kulübü, resmi sitesinden Kulübün En Güzel Taraftarını (Miss Benfica) seçiyor.
Bu uygulamanın Hun Devleti'ni prensesler vererek içeriden yıkan Çin'den, Osmanlı'yı benzer şeylerle yoran Venedikliler'den, Cenevizlilerden, Bizanslılardan aşırma olduğu açıktır.
Sen sen ol Fenerbahçe! Rakibin yuvarlak hatlı latin kadınlarıyla, kanına girmesine, kafanın karışmasını sağlamasına izin verme.