Başarısını-mutluluğunu paylaşmakta bu kadar istekli ve başarılı bir adam ki Aykut Kocaman, bugün bizlerin yaşadığı en güzel geceyi yaşatmak da ona düştü! İnsanların faklı üslupları vardır ve bu yamyam olmadığından eleştirilen bu güzel adam bugün mutlu olmayı en çok hak eden adamdır. Anlamamak, tanımamak, kabullenmemek için direnenler de olsa durum budur.
Bir gün eşofman giymesi eleştirilir, bir gün gülmemesi, bir gün oyuncu tercihleri, bir başka gün Fenerbahçe'de 10 yılda sayısız antrenörün elden çıkarmadığı, hep 20 maçın üzerinde oynayan Selçuk Şahin'i oynatması eleştirilir.
Geçen hafta misal ne hikmetse, Fatih Terim'in Mersin İdman Yurdu maçında herkese sövüp,önüne gelene tokat sallamasından ziyade, Sow 'un son dakikalarda gelen golünü Aykut Kocaman'ın kafasına vurarak kutlaması konuşuldu. Hiç şüphesiz Galatasaray'ın Real Madrid'e elenirken, turu geçmeyi garantilemiş rakibini yenmesi kadar itibar toplamayacak da..
Stoch'u bitirdi deniyor ya bir de.. Oysa olan Stoch'un çözülmesi, oyununa extra şeyler katmak için çalışmak bir yana, sıklıkla ayakta duramayacak kadar güçsüz olması. Artık herkesin dilinde olan hafta içi geç yatıp, üstüne üstlük sıklıkla alkol alıyor olması da cabası. Sen bir futbolcu olsan iyi oynayıp oynayamadığını bilirsin ey okuyucu, ama Stoch sahada iyi oynamadığını bile göremiyor ki, üstüne üstlük bir de oyundan alındığında, ya da istenenleri yapamadığı antrenman sonrasında kadroya alınmayışına mızmızlanabiliyor!
Bugün de Orduspor maçının yıldızı genç Salih Uçan, Roma deplasmanında ilk onbirde değil diye önden eleştirildi ve kafası kopartılmak üzere pusuya yatıldı.
"Geçen sezon, özellikle bizi Şampiyonlar Ligi'ne göndermeyenlere de Yarı Final'den bir selam olsun demek lâzım herhalde." dedi Aykut Kocaman Maçtan sonra yukarıda gördüğünüz şekilde 'Siz ne yaptınız beyler!' der gibi sevincini paylaştığı oyuncuları için, maçtan önce de 'Buraya geldiysek bu oyuncu kadrosunun başarısıdır, biz sadece onları doğru yönlendirmeye çalışıyoruz' minvalinde konuşmuştu.
Maça değinirsek 2 takım da ilk maçtaki onbirlerinden ikişer oyuncuyu değiştirmişti .Fenerbahçe'de sakat Sow yerine Caner Erkin, hasta olan Topal yerine de Selçuk Şahin forma şansı buldu. Lazio'da da ilk maçta atılan Onazi'nin yerine Ledesma, Alvarez'in yerine de Biava forma giydi. Mauri de sarı kart cezası yüzünden kadroda değildi.
Fenerbahçe ilk maçta elde edilen avantajdan faydalanmayı düşünürken, savunma tarafları zayıf Lazio kanatları üzerinden kapılan toplarla gitmeyi planlamıştı. Meireles'in oyun aklını ortaya koyduğu bu bölümde, Cristian'ın gününde olmayışı ve Ziegler'in erken gördüğü kart sonrası ürkek oyunu dışında, Webo da gelen topları tutmakta zorlanıyordu. Topa dokunduğunda da, Sow kadar çabucak sektirdiği topa gidecek bir oyuncu bulunmamasının sıkıntısını yaşıyordu. Cristian'ın ne önü zorlama işini , ne de diğer görevlerini tam olarak ortaya getirmemesi de top dağılımının optimum düzeyde yapılamayışında etkendi.
Hernanes'in hafif sakatlığı da düşünüldüğünde, en tehlikeli isim olması beklenen Candreva beklentileri boşa çıkarmadı. Sağda kart da gören Ziegler'i oldukça zorladı, ortalar yaptıysa da; tek ciddi pozisyon buldular ilk yarıda. Onu da atamadılar.
İlk yarının son bölümünde Lazio oyun sertliğini arttırdı ve bir miktar daha etkili oldu. İyi yardımlaşan takım çıkamadığı dönemde, Caner driplingler denedi. Bir iki de faul yaptı takımı kendine getirmek için. İlk yarıyı gol yemeden bitirmek ikinci yarıda oyuncu değişiklikleriyle hamle yapmak için daha fazla fırsat verecekti. Salih, Krasic, Topuz kenardaydı. Rakip açıldığında kontratak için hızlı Krasic, orta sahadaki aksaklık durumunda saf yetenek Salih Uçan, sağ bekte- orta sahada oyunun her alanında takıma mücadele gücü katacak bir Mehmet Topuz fena kozlar değildi. Duruma göre de Webo oyundan alınıp, Kuyt forvete kaydırılabilirdi.
İkinci yarıda oyun sertliğine Klose'yi de alarak, hava topu üstünlüğü de kazandırmak istediğini belli eden Petkovic'in takımı, 60'ıncı dakikada günün başarılısı Candreva'nın ortasında Lulic'in kafasıyla 1-0 önde geçti.
Yediği gol Fenerbahçe'nin üzerine gelen rakip karşısında, top yaparak çıkma gerekliliğini doğurdu. Bu da hücumda doğru zamanda doğru yerde olmayı çok iyi beceren Salih'in girme zamanını işaret ediyordu. Salih de oyuna girdikten kısa süre sonra katıldığı atakta topa dokunarak, Webo'nun pasıyla topla buluşan Caner Erkin'in golünde etkin bir rol oynayarak, yine doğru zamanda doğru yerde oldu. Caner''in gol anında topu çekişi de vuruşu da muazzamdı. Topuz oyunda olduğu bölümde takıma direnç kattı. Krasic ise pek topa dokunacak kadar süre alamadı. Kuyt da bütün maç vazgeçmeden topun peşinden koştu, her zamanki gibi.
Golden sonra Lazio'nun azalan umutlarıyla beraber, mücadele güçleri düşerken, Fenerbahçe de topu daha rahat dolaştırdı. Maç 1-1 sona erince, ilk maçı 2-0 kazanan Fenerbahçe turu geçerek, tarihinde ilk kez bir Avrupa Kupası yarı finaline çıkmış oldu. Hatırlanacağı üzere daha önce Zico döneminde, Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkma başarısı kazanılmıştı.
Çok güzel bir gece! Son dört takım arasına kalan Fenerbahçe'nin artık karşısına hangi takım çıkarsa çıksın, şansı bir hayli fazla. İçeride dışarıda takım belli bir taktik dsiplin içerisinde oynuyor. Bu sonraki turun hatta kupanın kazanılmasında Fenerbahçe'nin en büyük kozu gibi görünüyor. Neden olmasın?
Kuralar bugün yani Cuma Günü çekiliyor Bu noktadan sonra size göre kimin geldiği fark eder mi? Ciddi ciddi Chelsea gelmesin diyebilir misiniz mesela? Üstelik onlarla eskiden kalma bir hesap da varken? Bu seviyeden sonra rakip seçmenin manası yok.
İŞTE MUHTEMEL RAKİPLER
Chelsea (İngiltere)
Benfica (Portekiz)
Basel (İsviçre)
Benfica (Portekiz)
Basel (İsviçre)
Lazio-Fenerbahçe maçından fotoğraflar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder